Sözler ve İşler
Ziya Paşa merhum, çok bilinen beytinde “Ayînesi iştir kişinin, lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” demiş. Yani kişinin aynası lafları değil işidir. Aklının seviyesi de ortaya koyduklarında belli olur.
Elhak, hüküm doğrudur. İster insanlığımızı, ister dindarlığımızı, ister işimizi gücümüzü; yani bir iddia sahibi olduğumuz her alanı bu veciz sözün mihengine vurabiliriz.
Mesela dindarlıkta ayna sözlerimiz değil, amellerimiz ve ahlâkımızdır. Hatta amelsiz ve ahlâkî bakımdan malûl dindarlık iddiası yalanı ve ikiyüzlülüğü de içinde barındırır ki, bu da çok açık tehditlerle men edilmiştir.
Mesela Cenab- Hak, Saff suresi 2. ve 3. ayet-i kerimede mealen buyurur ki: “Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.”
İş hayatına gelince; neredeyse istisnasız hepimiz iki hususta iddialıyızdır: Her ne yapıyorsak adeta en uzman kişi bizizdir, bir de çok yoruluyoruzdur. İddia budur ama neticeler de ortadadır. Hayli dağınık, özensiz, verimsiz, temel İslâmî hassasiyetleri görmezden gelen bir iş hayatımız var.
Bu savrukluğun bedelini ise topyekûn ümmet olarak ödüyoruz. Muhtemelen kaza ve kader, kanaaat, ehl-i dünya olmamak gibi birçok kavramı da ya yanlış yorumluyoruz ya da bilerek bilmeyerek halimizi maskelemek için kullanıyoruz.
Sözün özünü biliyorsunuz: Müslümanın iş hayatı müslümanca olmalıdır. İşlerimiz söylemlerimizi boşa çıkardığı sürece ne kendi hayatımıza ne de insanlığa bir ışık taşıma ihtimalimiz var. “İş Ahlâkımız” başlıklı yazımızın bu hususta faydalı olacağını umuyoruz.
Regâib kandilinizi ve Üç Aylar’ınızı tebrik eder, cümle hayırlara vesile olmasını dileriz.
Nisan sayımızda buluşmak üzere inşallah...