Görüş Bildir

Hangi Akıl?

Ey hakikat yolcusu! Kendini beğenmekten, gururdan ve kibirden sakın. Çünkü bunların tümü helak edici sıfatlardır. Kendini büyük görüp insanları küçümseyen kişi Cenab-ı Hakk’a yakınlık sahasına giremez. 
Kardeşim! Biz aciziz. Evvelimiz bir et parçası, sonumuz ise cesetten ibaret. Bu araz olan bedenin şerefi akıl cevheridir. Akıl ise nefsi dizginleyip, onu haddinde tutandır. Kişinin aklı nefsini dizginlemiyor, haddini ve hududunu bilmiyorsa, o akıl akıl değildir. 
Kişi akıl cevherinden mahrum kalırsa şerefini yitirir. Yüksek bir mertebeye, değerli bir makama layık olmayan, yalnızca kütlesi ve ağırlığı olan bir cisimden ibaret kalır. Şayet aklı kemâle ererse, artık hüküm tertemiz akıl cevherinin olur; padişahların, kisraların başları üzerinde tutulmaya yaraşır.
Aklın ilk mertebesi, yalancı benlikten, bâtıl iddialardan, “ben çözerim, ben bağlarım; ben veririm, ben alıkoyarım” gibi boş sözlerden kaçınmaktır. Eğer kişi bir makama ulaşır da o makamla sıfatlanırsa; önce bir balçıktan yaratıldığını, sonra da toprak olacağını bilip bu iki mertebe arasında durarak, bunlara uygun düşen söz ve davranışlarda bulunması gerektiğinin farkında olur. Çünkü Allah Tealâ’nın nasihatçisi her müslümanın kendi kalbindedir.
Kendi nefsinin nasihatçisi olmayana başkalarının vaaz ve nasihati fayda vermez. Kalbi gafil olan bir kimseye nasihat nasıl fayda versin? Sehl Tüsterî k.s. demiştir ki: 
“Gaflet, kalbin kararmasına sebeptir.”
Rasulullah s.a.v. bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Dikkat edin! İnsan vücudunda bir et parçası vardır ki, o düzelirse onunla beraber vücudun diğer organları da düzelir. O bozulduğunda ise, onunla beraber vücudun diğer organları da ifsat olur. Dikkat edin! O et parçası kalptir.” (Buhârî, İman 39; Müslim, Müsâkât 20)
Kardeşim! Eğer nefsini yenip onu ilim öğrenmeye zorlarsan, şeriata ittiba kılıcıyla isteklerini kesersen; şerefine, ilmine, nesebine, babana, malına ve haline bakmaksızın hikmeti elde etmeye çalışırsan, muhakkak büyük bir kurtuluşa erersin.
Alıp verdiği her nefes için nefsini muhasebeye çekmeyen, her hususta onu itham etmeyen kimse, bizim nezdimizde erler divanına yazılmaz.         
Müslüman olarak öl, gerisine aldırış etme. Çünkü İslâm, Allah Tealâ’ya ulaştıran vuslat ipidir. Müslüman olmayan kimse, insanların ve cinlerinki kadar amel işlese bile Allah Tealâ’dan uzaktır ve gazaba uğramıştır. Müslüman ise insanların ve cinlerinki kadar günah işlese bile Allah Tealâ’ya kul olma vasfına sahip olduğundan, bağışlanma ümidine sahiptir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
“De ki: Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer 53)
 


Semerkand Dergi Logo