Niyetler ve İşler
17. yüzyılın büyük sûfî âlimlerinden Abdullah b. Alevî el-Haddâd k.s. Esaretten Kurtuluşa adlı kitabında niyete dikkat etmekle alakalı şunları söyler:
Kardeşim! Amele başlamadan önce niyetini kontrol etmeye, düzeltmeye ve samimi kılmaya dikkat et. Çünkü niyet amelin temelidir. Amelin güzelliği çirkinliği, sıhhati veya bozukluğu niyete bağlıdır. Nitekim Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurmuştur:
“Ameller ancak niyetlere göredir ve herkese ancak niyet ettiği şey vardır.” (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1; Müslim, İmâre, 45)
Bu yüzden bir söz söyleyeceğinde, bir amel işleyeceğinde, bir işi yapmaya azmettiğinde, niyetin yalnızca Allah Tealâ’ya yakınlaşmak ve O’nun fazl u keremiyle vereceği sevaba ulaşmak olsun. O’na yakınlaşmak ise Rasulullah s.a.v.’in öğrettiği farzları ve sünnetleri yerine getirmekle mümkündür.
Şüphesiz hâlis niyetin yapılan her işte bir tesiri vardır. Hâlis niyetle yapılan her mübah iş Allah’a yaklaşmaya vesiledir. İşte o zaman yapılan bütün işler Allah Tealâ’ya kulluğun zeminini oluşturur. Mesela kişinin ibadetlerinde güç kuvvet bulmak niyetiyle yiyip içmesi veya sâlih bir evlada sahip olmak niyetiyle hanımına yaklaşması böyledir.
Niyetin sahih olması için amel şarttır. Bir kişi ilim öğrenmekle niyetinin amel etmek ve başkalarına öğretmek olduğunu iddia eder, fakat ilmi tahsil ettikten sonra bunları yapmazsa niyeti hâlis değildir. Yine kimseye muhtaç kalmamak, fakirlere sadaka vermek ya da akrabalarının ihtiyaçlarını karşılamak için bol rızık talep eder de, bu imkana sahip olunca söylediklerini yerine getirmezse niyeti hâlis değildir. Böyle bir niyetin amele tesiri olmaz.
Temizlik, özünde pis olan bir şeye tesir etmediği gibi, niyetin iyi olmasının da günahı giderecek bir tesiri olmaz. Mesela kim bir müslümanın gıybetini eder ve bununla başka bir arkadaşını mutlu ettiğini iddia ederse, o kimsenin yaptığı gıybetten başka bir şey değildir.
Güzel amele bulaşan kötü niyet de onu bozar veya kirletir. Bir kişinin ibadetleriyle mal ve itibar elde etmeyi umarak niyetini kirletmesi gibi...
Kardeşim! İbadetlerinde niyetin yalnızca Yüce Mevlâ’nın rızasını kazanmak olsun. O’nun sana bahşettiği nimetlerinden ibadetlerinde güç kuvvet bulman niyetiyle faydalan.
Bil ki bir amelde birden fazla niyet olabilir. Amel sahibi kimse için niyetlerinin her birine ayrıca sevap vardır. Mesela Kur’an okuyan kimse bununla Allah Tealâ ile konuşmaya niyet edebilir. Evet, o Kur’an okurken Rabbi’yle konuşmaktadır. Yine Kur’an okuyarak ilim öğrenmeye de niyet edilebilir. Çünkü bütün ilimlerin kaynağı Allah Kelamı’dır. Ayrıca kişi Kur’an okumakla hem kendisinin hem de başkalarının istifadesini düşünerek güzel ve sâlih niyetlerde bulunabilir.
Bir de yiyeceklerin helal ve mübah olanından yerken, Cenab-ı Hakk’ın “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin.” (Bakara 172) emrine uymaya niyet edilir. Ayrıca yiyip içmekle O’na kulluk için güç kuvvet bulmaya ve nimetlere şükre vesile olmasına niyet edilir. Nitekim Yüce Mevlâ şöyle buyurur:
“Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin.” (Sebe 15)
Verdiğimiz örnekler gibi mübah sayılabilecek her işini bunlara kıyas et ve gücün yettiği kadar niyetlerini hâlis kılmaya çalış.