Görüş Bildir

Nasihatler

Sözler ve Bakışlar
17. asrın sûfi âlimlerinden Abdullah b. Alevî el-Haddâd k.s. hazretleri Risâletü Âdâbi Sülûki’l-Mürîd: Müridin Edepleri adlı kitabında günahlardan ve dünya fitnesinden sakınmak hususunda der ki:

Mürid, azalarını isyandan ve günahlardan sakındırmaya çalışmalı, onları itaatten başka bir şey için hareket ettirmemelidir. Azalarıyla, ahirette faydasını göreceği ameller yapmalıdır.

Dilini korumaya aşırı özen göstermelidir. Zira dilin cüssesi küçük ama günahı büyüktür. Dilini yalandan, gıybetten ve diğer sakıncalı sözlerden sakındırmalıdır. Çirkin kelamdan ve haram olmasa dahi onu ilgilendirmeyen konulara dalmaktan da kaçınmalıdır. Çünkü bu saydıklarımız hem kalbi katılaştırır hem de vakit kaybına yol açar. Halbuki mürid dilini, Kur’an-ı Kerim tilavetinden, zikirden, nasihatten, iyiliği emredip kötülükten alıkoymaktan ve ahiretine yardımcı olacak dünya ihtiyaçlarından başka bir şey için hareket ettirmemelidir. Rasulullah s.a.v. şöyle buyuruyor:

 “İyiliği emredip kötülükten sakındırmak ve Allah Tealâ’yı zikir hariç, Âdemoğlunun bütün sözleri lehine değil, aleyhinedir.” (Tirmizî, Zühd 62)

Bil ki kulak ve göz kalbe açılan iki kapıdır. Onlardan giren her şey kalbe varır. İnsanın işittiği ve gereksiz gördüğü fakat kalpte tesir bırakan nice şey vardır ki, onları kalpten temizlemek hayli zordur. Çünkü kalp kendisine ulaşan her şeyden etkilenir ve bir şeyden etkilendiğinde de o şeyi kalpten atmak zor olur. Dolayısıyla mürid, kulağını ve gözünü korumakta özen göstermeli, bütün azalarını günahlardan ve boş şeylerden sakındırmaya gayret etmelidir.

Dünyanın süsüne, güzelliklerine istekle bakmaktan sakınmalıdır. Çünkü dünyanın dışı fitne, içi ise ibretle doludur. Göz, onun dışındaki fitneye bakar, kalp ise içindeki ibrete bakar. Nice mürid var ki dünyanın güzelliklerine dalıp kalbiyle dünya muhabbetine meyletmiş, dünyalık toplamaya ve dünyasını imar etmeye çaba sarf etmiştir.

Bu sebeple ey sâlik! Yapman gereken şey, bütün kâinata gözünü kapatıp sadece ibret nazarıyla bakmaktır. Yani kâinata baktığında onun yok olup gideceğini, daha önce de mevcut olmadığını hatırlamalı ve nice insanın onu seyredip gittiğini, onun ise hâlâ durduğunu, nice insanın da gidip yerine başkalarının geldiğini düşünmelisin.

Varlıklara nazar ettiğinde, onları yaratan ve yoktan var eden zatın kudretinin mükemmelliğini idrak etmek isteyen bir kimsenin nazarı gibi ibretle bak. Çünkü bütün varlıklar, ancak kalpleri nurlu olanların ve Allah’ın nuruyla bakanların işitebileceği hâl diliyle şöyle seslenir: “Allah’tan başka ilah yok. O Azîz’dir, Hakîm’dir.”



Semerkand Dergi Logo