Kanundan Önemlisi Onu Uygulayandır
Osmanlı tarihinin azamet devrine tesadüf eden ilk üç yüzyıldaki büyük şeyhülislâmlar umumiyetle hak ve adalet kahramanları şeklinde sıralanır. Padişahların mutlakıyetini kanun zihniyetiyle tahdid eden (sınırlayan) bu nuranî silsile içinde Şemseddin Fenarî gibi mahkemede Yıldırım Bayezıd’ın şahitliğini bazı sebeplerle yüzüne karşı reddeden; Molla Fahreddin gibi İkinci Murad’ın yapmak istediği tahsisat (ödenek) zammını “israf” diye kabul etmeyen; Molla Güranî gibi Fatih’in bir fermanını kanuna aykırı bularak yırtıp attıktan başka, getiren çavuşu sopa ile kovan; Zenbilli Ali Efendi gibi İkinci Bayezıd’ın bir mülâkat isteğini reddettikten sonra Yavuz Sultan Selim’le çok şiddetli bir vazife ve selahiyet münakaşasından sonra selam bile vermeyerek çıkıp giden ve o padişahın aşırı icraatına şiddetli itirazlarıyla mani olan hak ve kanun müdafileri vardır.
Bunlardan Molla Güranî’nin Fatih Sultan Mehmed’i saltanat ihtişamından dolayı tenkit ederek: “Libâsın (giysin) haram, taamın (yediğin) haram!” diye yüzüne karşı çıkıştığından bahsedilir. Bugün bu sözü küçük bir memura bile söylemek kabil değildir. İngiliz adliyesinin ıslahında, eski Osmanlı adliyesinin örnek tutulması işte bundandır.
Herhalde milletlerin saadet ve azameti kağıt üstündeki kanunlara değil, o kanunları tatbik edecek insanların seviyeleriyle zihniyetlerine tabidir.
İsmail Hami Danişmend, Tarihî Hakikatler, Timaş, İstanbul, 2007 Kasım, s. 219.