Allah İçin Dost Olunca
Cenâb-ı Mevlâ müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Daha önceden Medine’yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri sever; onlara verilenlerden içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler; kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar. Nefslerinin tamahkârlığından korunabilmiş kimseler; işte onlar saadete erenlerdir.” (Haşr 9)
Bu ayet-i kerime, kardeşlik ve sevgi dini olan mücellâ dinimiz İslâm’ın iki rehber nesli, Muhacir ve Ensar’ın kardeşlik ve muhabbetleri üzerine nâzil olmuştur.
Din-i mübin-i İslâm’da kardeşlik, bütünüyle iman temeline dayanır. Kardeş olmak, arkadaş ve sâdık dost olmaktır. Bunu fiilen göstermek, sevmek, saymak, güvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak ve dayanışmaktır. Bunlar olmadan kardeşlik iddiasının bir anlamı olmaz. Müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’in öngördüğü kardeşlik, bütün bunları kuşatan bir muhtevaya sahiptir.
Dinde kardeşliğin en güzel numunesini Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. devrinde, O’nun rehberliğinde Ashab-ı Kiram Efendilerimiz ortaya koymuşlardır. Muhacir ve Ensar ilişkisi kardeşliğin ne anlama geldiğini bizlere gösteren en mükemmel örnektir. Medineli Ensar, Mekke’den gelen Muhacir kardeşlerini kendilerinden daha aziz tutmuşlar, onları hiçbir konuda yalnız ve yardımsız bırakmamışlardır.
Muhacir ve Ensar kardeşliği, bunun yanında Ashab-ı Kiram’ın ve sonra gelenlerin birbirlerine karşı tavırları İslâm ahlâkının nasıl tezahür ettiğini gösterir. Yani İslâm kardeşliği, aynı zamanda güzel ahlâkın yayılmasının da en tesirli vasıtasıdır.
İslâm kardeşliğinin esası, Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’in buyurduğu üzere Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir. Allah için buğzederken de şahıslara değil kötü fiillere buğzetmek gerektiği, âlimlerimiz tarafından özellikle belirtilmiştir. Böylece ıslah etmek, ıslah olunca muhabbeti kolayca inşa edebilmek mümkün olmuştur.
Fıkıh kitaplarımızda, İslâm ahlâkına dair eserlerde ve tasavvuf erbabının sohbetlerinde İslâm kardeşliğinin edep ve ölçüleri anlatılmıştır. Bu edep ve ölçüler ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerden alınmıştır. Tekrar edelim, bu ölçülerin en başında Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek vardır.
Kaynaklarımızda anlatıldığına göre, kıyamet gününde iki kimse muhasebeye çekilip ikisi de azaba müstahak olurlar. Meğer bu iki kişi dünyada dost imişler. İkisi birden azapla emrolunup melekler tarafından götürüleceği vakit içlerinden biri der ki:
– Ya Rabbi, dünyada biz birbirimizin dostuyduk. Şimdi ikimiz de azaba müstahak olduk. Yine senin hüküm ve fermanına halel gelmemesi için dostumun günahını da bana yükle, ben onun için de azap göreyim, dostum cennete girsin.
Cenab-ı Mevlâ buna karşılık buyurur ki:
– Sen bu kadar aciz halinle bu cömertliği yapıyorsun. Benim keremime layık olan ise ikinizi de affetmemdir.
Allah rızası için kardeşliğin, dostluğun ahirette de faydasının olduğu hakkında Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Kim dünyada Allah rızası için bir dost severse, ahirette de Allah Tealâ ona cennette bir köşk bina eder.” (İbn Ebî Şeybe, Musannef, No: 34759)
Kişinin dostunu tanıması da dostluk edeplerindendir. Hz. Ömer r.a. bir mescidde sağına soluna bakar, Allah Rasulü s.a.v. de sebebini sorunca: “Bir dostum var, ona bakıyorum.” der.
Meğer Hz. Ömer r.a. bir süre dostluk ettiği bu kişinin ismini sormamış. Görünce yanına giderken Efendimiz s.a.v. şöyle buyurur:
– Bir kimseye muhabbet duyduğun vakit, kendisinin ve babasının ismini sor, evini öğren. Hastalanırsa ziyaret eder, işi olduğunda yardım edersin.
Bir diğer edep de, onu sevdiğini dostuna söylemek, yani muhabbetini izhar etmektir.
Ashab-ı Kiram’dan biri Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’e gelerek “Ya Rasulallah, benim falanca kişiye muhabbetim var.” der. Efendimiz s.a.v. de: “Sen muhabbetini ona bildirdin mi?” buyurur. “Bildirmedim.” der. Efendimiz: “Ona muhabbetini bildir.” buyurur.Bunun üzerine sahabi varıp o kişiye söyleyince o da, “Benim de sana muhabbetim böyledir.” der. Her iki sahabi Allah Rasulü s.a.v.’e gelip durumu arz ederler. Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. şöyle buyurur:
– Dostunla ve hazırladığın karşılıkla haşrolursun.
Kardeşlik ve dostluk edeplerinden başka biri de dostunu ziyaret etmektir. Rahatsızlık vermeden ne kadar çok ziyaret ederse o kadar sevaba nail olur. Âlimlerimiz bu ziyaretin Cenab-ı Mevlâ’nın rızası gözetilerek ve sevap umarak yapılması gerektiğini söylemişlerdir. Ziyarete giderken güzel giyinmesi, güzel kokular sürmesi de edeplerdendir.
Dostun dostu ziyaret etmesindeki bir diğer edep de, ziyarete gelen dosta hizmet edilmesi, külfet olmayacak şekilde ikramda bulunulmasıdır. İkram, mücella dinimiz İslâm’ın emrettiği hikmetli işlerdendir. İhtiyaç olsa da olmasa da ikram etmekte ve yemek yedirmekte pek çok güzellik ve bereket vardır.
Dostluk edeplerinden biri de ikramı reddetmemektir. İkram olunan dost, yapılan ikramı yeterli ve güzel görmelidir. İkram eden kişi ise yaptığı ikramı gözünde büyütmemeli, sonrasında başa kakmamalıdır.
Önemli dostluk edeplerinden biri de sadakattir. Sadakatin gereği de dost hakkında gelen haberlere araştırmadan, tahkik etmeden inanmamak; daima hüsnüzan üzere olmaktır. Ayrıca kusur aramamak, ortaya çıkmış kusuru örtmek esastır.
Şüphesiz güzellikler dostlukla yayılır. Güzel ahlâk dostluk ile benimsenir. Mürşidler, müridânına her daim güzel dostlar edinmelerini, ihvan arasındaki muhabbeti asla zayi etmemelerini tavsiye etmişler, bu hususta eserler yazmışlardır.
Dostlar hayatta iken gözetilecek edepler gibi vefatlarından sonra da dikkat edilecek edepler vardır. Eskiler “dost vefat ettikten sonra gösterilecek az bir vefa, dost hayatta iken gösterilecek çok vefadan hayırlıdır” demişlerdir. Vefat eden dostun ailesinin, çocuklarının hatırını sormak, ihtiyaçlarına yardımcı olmak müminin güzel ahlâkındandır.
Rivayet edildiği üzere, Medine-i Münevvere’de Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v., ihtiyarca bir kadına hürmet gösterirdi. Bunun sebebini sordular. Efendimiz s.a.v. buyurdu ki: “Bu kadın Mekke-i Mükerreme’de Hatice’yi ziyarete gelirdi. Eskilere iyilik de dindendir.”
Cenab-ı Mevlâ bizleri imanın gereği ve tezahürü olarak kardeşlerini seven, onlara vefalı davranan kullardan eylesin. İslâm kardeşliği ve dostluğu ile hayatımızı bereketlendirsin. Güzel ahlâkı nesillerimize bahşetsin.
Tevfik ve inayetiyle...