Görüş Bildir

Yol, Çöl ve Pınarbaşı

Hepimiz yolcuyuz. Bunu fark etsek de fark etmesek de her geçen saniye ahirete doğru yol alıyoruz. Yolcu olduğunu, yolda olduğunu, yolun ve yolcunun sahibinin Yüce Mevlâ olduğunu unutmayanlar cennet yurdu ile müjdelenirken, Hak ve hakikate kulağını tıkayanlar, heva ve hevesine tâbi olanlar cehenneme doğru yol almaktadır ki, Allah Tealâ böyle bir gidişattan cümlemizi muhafaza buyursun.

Son nefese kadar dünyada devam eden bu yolculuk, ölümle beraber biraz seyir değiştirmek suretiyle yine devam etmekte. Hemen hemen her sabah minarelerden okunan salâ ile bir taraftan bu seyrin birileri için değiştiğini fark ederken, bir taraftan da bir sonraki salânın kendi adımıza okunabileceğini tefekkür ederiz ve dudaklarımızdan şu ayet dökülür:

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râci’ûn/Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve O’na döneceğiz.” (Bakara 156)

Bu ayeti okumakla her mümin, Yüce Mevlâ’nın rızası istikametinde yol alması gerektiğini, O’ndan geldiğini ve yine O’na döneceğini nefsine bir kez daha hatırlatmış olur. Yolculuk devam ettikçe kulluk da devam eder. Yol boyunca bütün levhalar şu ilahî fermanı hatırlatır:

“Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine kulluk et!” (Hicr 99)

Rahmet vadisi

İmtihan gereği yol bazen inişli, bazen çıkışlı olur. Bazen keskin dönemeçler, bazen çukurlar çıkar karşımıza. Nefs ve şeytan çelme takar, ayağımız tökezler, ruhumuz yorgun düşer. Fakat yola devam etmekten vazgeçmeyiz. Rabbimize sığınır, O’nun rahmetiyle ve merhametiyle yeniden ayağa dikilir ve yola revan oluruz. Rahmet vadilerinden geçerken gönlümüz tazelenir, ruhumuz can bulur adeta. Yolun sahibi Yüce Mevlâ, merhametinin bir eseri olarak yol güzergâhına rahmet vadilerini yerleştirmiştir.

İçerisinde bulunduğumuz bu günlerde tam da o rahmet vadisinden geçmekteyiz. Üç Aylar diye bilinen Receb, Şaban ve Ramazan ayları. Efendimiz’in s.a.v. “Receb Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.” (bkz. Beyhakî, Şuabü’l-İmân nr. 3813) diye tarif ettiği bereketli zaman dilimleri...

Regaib, Miraç, Berat ve Kadir geceleriyle süslenen bu rahmet iklimi, manen yenilenme, tazelenme ve kulluk yolunda muvaffak olabilmek için müminlere sunulan ilahî bir ikramdır. Receb ayı girdiğinde, “Allahım! Receb ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, 3534) buyuran Allah Rasulü s.a.v., bu duasıyla hem Üç Aylar’da özel bir gayret gösterilmesine işaret etmekte hem de Ramazan ayını hedef göstererek ona hazırlık yapılmasına teşvik etmektedir. Çünkü Receb ve Şaban aylarının bereketinden istifade edemeyen kişi Ramazan ayına da hazırlıksız girmiş olur. Ebu Bekir Verrâk k.s. hazretlerinin ifade ettiği gibi: “Receb ayı ekin ekme, Şaban ayı ekini sulama, Ramazan ayı ise hasat ayıdır.”

Bu rahmet mevsiminin zirvesi Ramazan ayıdır. O ayda bir gece var ki ayet-i kerimenin ifadesiyle ömre bedeldir: “Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.” (Kadr 3). Bin ay yaklaşık seksen dört yıl demektir. Normalde bir insanın bu kadar zamanı ibadetle geçirmesi zordur. Fakat Kadir gecesini ihya eden, ömre bedel bir zaman dilimini ihya etmiş oluyor. Bir de bu bereketin her yıl tekrarlandığını düşünün! Rivayetler her ne kadar tek sayılı son gecelere işaret ediyorsa da, Kadir gecesinin Ramazan ayında gizlendiği kabul görür. Dolayısıyla Ramazan ayının her gecesini ihya eden müminler hem bu ayı hem de ömürlerini ihya etmiş olurlar.

Ramazan ayının bereketinden mahrum olan gerçekten mahrum kalmış olur. Cennet kapılarının açıldığı, cehennem kapılarının kapandığı, şeytanların zincire vurulduğu bu ay (Buhârî, Savm 5) faziletine inanarak ve mükâfatını umarak oruç tutanların bağışlanacağının müjdelendiği bir aydır. (Buhârî, İmân 28)

Yol azığı

Evet; yılın zirve noktası Ramazan ayıdır. Ama o zirveye giden yol Receb ve Şaban aylarından geçmekte. Eğer bu aylarda tedbirimizi alır, gönlümüzü Ramazan ayının iklimine hazırlarsak, inşallah Ramazan ayının bereketinden istifade ederiz. İçerisinde ömre bedel bir gecenin bulunduğu rahmet ayına hazırlıksız girmemek için şimdiden almamız gereken bazı tedbirleri şöyle sıralayabiliriz:

• Bütün hayırlı neticelerin başı niyettir. Niyetimiz Allah Tealâ’nın rızasını elde etmek ve kalbimizi takva ile süslemek olmalıdır.

• Bir sonraki Üç Aylar’a ulaşamayabileceğimizi hesaba katarak bu ayları son fırsat olarak bilmeli ve ona göre tedbir almaya niyet etmeliyiz.

• Samimi bir tevbe ile acziyetimizi itiraf ederek işe başlamalı ve her türlü günahtan yüz çevirmeliyiz.

• Receb ve Şaban aylarında namazlarımızı cemaatle eda etmeye azami gayret göstermeli ve Ramazan ayı ile birlikte cemaatle namazı alışkanlık haline getirmeliyiz. Hadis-i şerifte, yatsı namazını cemaatle kılan kimsenin gecenin yarısını, sabah namazını da cemaatle kıldığı takdirde gecenin tamamını ibadetle geçirmiş olacağının müjdelendiğini (Müslim, Mesâcid 46), bu minval üzere Ramazan geceleri ihya edildiğinde Kadir gecesinin de ihya edileceğini hatırlamalıyız.

• Pazartesi ve perşembe günü veya ayın başından, ortasından ve sonundan oruç tutmak suretiyle Ramazan orucuna bir nevi hazırlık yapmalıyız.

• Teheccüd namazını iki rekât bile olsa kılmaya özen göstermeli, diğer nafile namazlarımızı aksatmamalıyız.

• Vird edindiğimiz günlük amellerimizi düzenli olarak devam ettirmeliyiz.

• İnfak ruhunu yakalamak için her gün az da olsa sadaka amelini yerine getirmeliyiz.

• Kur’an’ın indirildiği ay olan Ramazan ayına doğru giderken her gün az da olsa Kur’an-ı Kerim kıraatine devam ederek Ramazan ayında bir hatim yapmaya niyet etmeliyiz.

• Ramazan ayının son on gününde itikâfa girmeye niyet etmeliyiz. Buna imkan bulamazsak, fırsat bulduğumuz ölçüde (bir saat, bir gece, bir gün, üç gün gibi) itikâfa girmeyi ihmal etmemeliyiz. Müekked sünnet olan itikâf ibadetinin genellikle unutulduğu bu zamanda az bir süre dahi olsa itikâfa girmenin büyük hayırlara vesile olacağını bilmeliyiz. (Kemal Yıldız, İbadet ve Hayat, 261-268)

Regaib gecesiyle başlayıp Kadir gecesiyle zirveye ulaşan bu rahmet ikliminin neticesi takvadır. Zira Yüce Mevlâ, oruç ibadetiyle takvayı elde etmemizi ferman buyuruyor:

“Ey iman edenler! Oruç, sizden önceki (ümmet)lere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takvayı elde edersiniz” (Bakara 183)

İşte fırsat: Receb ve Şaban aylarının içindeyiz. Ramazan ayı ise önümüzde. Takvayı elde etme adına girdiğimiz bu rahmet vadisinde büyük ikramlarla karşı karşıyayız. Yüce Mevlâ’nın merhametine sığınarak, gözyaşı dökerek acziyetimizi dile getirmeli ve evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan Ramazan ayı vesilesiyle bizi takvaya ulaştırmasını O’ndan istemeliyiz. Çünkü biz her şeyimizle O’na aidiz ve O’na dönmekteyiz.



Semerkand Dergi Logo