Görüş Bildir

Tasavvuf Klasikleri

CÖMERTLİK
Allah Tealâ, cömertliği Aziz Kitabı’nda şöyle zikretmiştir: “Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları (kardeşlerini) kendilerine tercih ederler.” (Haşr 9)
Ebu Hafs Nisâbûrî k.s.’ye cömertlikten soruldu o da şöyle cevap verdi: “Dünya ve ahiret işlerinde kardeşlerinin isteklerini kendininkilere tercih etmendir.”
Allah Azze ve Celle ayet-i kerimede cömertleri şöyle methetmiştir: “Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (İnsan 8)
Cimrileri de kötülemiş ve şöyle buyurmuştur: “Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.” (Âl-i İmrân 180)
Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Cömertlik cennette bir ağaçtır. Cennete ancak cömertler girer. Cimrilik ise cehennemde bir ağaçtır. Cehenneme de ancak cimriler girer.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, 13/309; Süyûtî, Câmiu’l-Ehâdîs, 6/40; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, 6/391)
Başka bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Yaptığı iyilikleri başa kakan cennete giremez.” (Tirmizî, Birr ve Sıla 41; Dârimî, Eşribe 5)
Ebu Hüreyre r.a. Allah Rasulü s.a.v.’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Cömert Allah’a, cennete ve insanlara yakın, ateşten ise uzaktır. Cimri Allah’tan, cennetten ve insanlardan uzak, ateşe ise yakındır. Cömert cahil, Allah’a cimri âbidden daha sevimlidir.” (Tirmizî, Birr ve Sıla 40)
Hz. Âişe r.anhâ Hz. Peygamber s.a.v.’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Cennet cömertlerin yurdudur.” (Kudâî, Müsnedü’ş-Şihab, 1/100; Süyûtî Câmiu’l-Ehâdîs, 4/208)
Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: “(Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?” (Zâriyat 24)
“İbrahim a.s. misafirlerine nasıl ikramda bulundu?” sorusuna; “Onlara kendisi hizmet etti.” cevabı verilmiştir.
Rasul-i Ekrem s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa misafirine ikram etsin.” (Buhârî, Edeb 31, Rikâk 23; Müslim, İman 19)
Hz. Âişe r.anhâ şöyle demiştir: “Sizden birinizin sofrası (ikram için) kurulu olduğu müddetçe melekler ona dua ederler.”
Ebü’l-Abbas Zevzenî rh.a. şöyle demiştir: “Bana ulaşan bir habere göre Allah Tealâ, Hz. İbrahim a.s.’a şöyle buyurdu:
– Seni niçin halîl (dost) seçtiğimi biliyor musun? Hz. İbrahim a.s.:
– Hayır ya Rab, dedi. Bunun üzerine Hak Tealâ şöyle buyurdu:
– Kalbine vâkıf oldum; vermek, senin için almaktan daha hoştu.
Hâtem et-Tâî şöyle demiştir: 
“Misafirim daha bineğindeyken tebessüm ederim ona
Bölgede çoraklık olsa da bereket olur yanımda.
Misafirler için bereket köylerin çok olması değildir
Fakat kerem sahibinin yüzü asıl berekettir.”
Denildi ki: Cömertliğin alameti üçtür:
• Kendisi ihtiyaç duyduğu halde vermek,
• Karşılık beklemekten korkmak ve verdiğini az bulmak,
• İnsanların kalplerine sevinç vermek için cahilce kendi nefsini övmekten korkmak.
Denildi ki: “Cömertlik, yanında bulunan en kıymetli şeyi insanların en fakir ve düşkün olanları için harcamaktır.”
Sufîlerden birine cömertlik hakkında soruldu, o da şu cevabı verdi: “Cömertlik, istenmeden önce vermek hususunda acele etmektir.”
Amr b. Ubeyd rh.a.’e cömertlik soruldu o da şu cevabı verdi: “Sahip olduğun malı bağışlaman, başkasının malından da sakınmandır.”
Ömer b. Abdülaziz rh.a. şöyle demiştir: “Cömertlik ayıpları örter.”
Nakledildiğine göre Hz. İsa a.s. şöyle demiştir: “İnsanların hepsine ihsanda bulunun ve güzel davranın. Çünkü insanın iyilerden olabilmesi için, kendisine kötülük yapanlara da iyilik yapması gerekir.”
Ali b. Ebî Tâlib r.a. şöyle demiştir: “Cömertlik, verme anında başa kakmayı terk etmektir.”
Ahmed b. Ebî Havârî rh.a. şöyle demiştir: “İhsanı (iyiliği) tamamlamak, başlamaktan daha hayırlıdır. Çünkü başlamak onu istemek demektir. Tamamlamak ise sabırdır. Sabır ise istemekten daha zordur.”
Ebu Osman Hîrî k.s. şöyle demiştir: “Şunlar iyiliğin şartlarındandır: İyilikte acele etmek, yapılan iyiliği küçük görmek ve gizlemek...”
Rebi b. Haysem rh.a. sadaka olarak tam bir ekmek veriyor ve şöyle diyordu: “Ben sadakamın az olmasından hayâ ederim.”
Ebu Abdullah rh.a.’e;
– İnsan ne zaman cömertlik vasfına sahip olur, diye soruldu. O da şu cevabı verdi:
– Malını başa kakmadan, uzak yakın herkese verdiği zaman. 
Yine şöyle demiştir: “İnfak et! Çünkü zenginliği talep etme hususunda yaşanan fakirlik, asıl fakirliktir. O halde neden korkuyorsun?”
Ebu Saîd Harrâz k.s.’a;
– Cömertliğin en son sınırı nedir, diye soruldu. O da şöyle dedi: 
– Malını ve canını hayâ üzere halka hizmet için harcamaktır.
Bu manada şöyle denilmiştir:
“Bir kavim ölüp gitti, lakin ölmedi yaptıkları iyilikler,
Bir kavim de yaşamaya devam etti, fakat insanlar için ölüdürler.”
Ali b. Ebî Tâlib r.a. şöyle demiştir: “Yarım hurmayla dahi olsa cömertlik edeni Allah sever.”
Anlatıldığına göre bir bedevî Amr b. As r.a.’a gelerek ondan bir şey istedi. Hizmetçisine;
– Ona beş yüz ver, dedi. Hizmetçi gitti sonra tekrar geldi ve:
– Beş yüz dinar (altın) mı, dirhem (gümüş) mü, diye sordu. Amr r.a.:
– Döndüğünde ona beş yüz dinar ver, dedi.
Bedevî parayı aldı, ardından da ağlamaya başladı. Bunun üzerine Amr r.a. bedevîye sordu:
– Niçin ağlıyorsun, yoksa verilen parayı az mı buldun? 
Bedevî şöyle cevap verdi:
– Hayır, onun için ağlamıyorum. Toprak senin gibi (iyi) birini nasıl yiyecek, ona ağlıyorum.
Mutaffir b. Abdullah rh.a. şöyle demiştir: “Bir ihtiyacınız olduğunda bunu bir kağıda yazın ve bana gönderin. Benden yüz yüze istemeyin. Çünkü yüzünüzde isteme ezikliğini görmekten hoşlanmıyorum.”
Abdullah b. Mübârek rh.a.’e bir adam gelerek:
– Yedi yüz dirhem (gümüş) borcum var, dedi. 
Vekil bunu yazdı. Fakat yanlışlıkla yedi yüz dinar (altın) yazdı ve bunu ona verdi. Bunun üzerine bedevî şöyle dedi:
– Ben bir şey istedim. Allah Tealâ onun aksini dilemedi; daha fazlasını lütfetti.
Talha b. Abdullah rh.a. şöyle demiştir: “Biz mallarımızı kazanıyor ve cimrilik etmek istemiyoruz (onu Allah için dağıtıyoruz), lakin sabrediyoruz.”
Yine şöyle demiştir: “Şayet bütün dünya çocuğun ağzında tek bir lokma olsaydı, (cömert kimse) o lokmayı istemez ona bırakırdı.”
 


Semerkand Dergi Logo