Görüş Bildir

Hâl Dili

Melekler ve Zikredenler

Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurmuştur:

– Allah Tealâ’nın, insanların amellerini yazan Kirâmen Kâtibîn melekleri dışında yeryüzünde dolaşan melekler vardır. Bu melekler Allah’ı zikreden bir topluluk bulduklarında ‘Aradığınız burada, gelin!’ diyerek birbirlerine seslenirler. Hepsi gelir ve semaya kadar o topluluğun etrafını sarıp kuşatırlar. Sonra Allah Tealâ o meleklere sorar:

– Kullarım ne yapıyorlardı?

– Sana hamd ediyor, senin adını yüceltiyor ve seni tesbih ediyorlardı.

– Onlar beni görmüşler mi?

– Hayır.

– Peki, ya görselerdi nasıl olurdu?

– Eğer seni görmüş olsalardı sana daha çok hamd eder, seni daha çok tesbih eder ve yüceltirlerdi.

– Peki, onlar hangi şeyden bana sığınıyorlar?

– Cehennemden.

– Onlar cehennemi görmüşler mi?

– Hayır.

– Peki, ya görselerdi nasıl olurdu?

– Eğer görmüş olsalardı ondan daha şiddetli bir şekilde kaçar ve daha çok korkarlardı.

– Onlar benden ne istiyorlar?

– Cenneti.

– Cenneti görmüşler mi?

– Hayır.

– Peki, ya görselerdi nasıl olurdu?

– Eğer cenneti görmüş olsalardı, onu kazanmak için daha hırslı olurlardı.

Bunun üzerine Allah Tealâ şöyle buyurur:

– Sizleri şahit tutuyorum ki ben onları bağışladım.

Melekler derler ki:

– Ama onların içinde biri vardı, zikir maksadıyla değil de bir ihtiyacı için oraya gelmişti (o da bağışlananlardan mı?)

Cenab-ı Hak şöyle buyurur:

– Onlar öyle bir topluluk ki, onlarla beraber oturanlar da bedbaht olmaz.

(Buharî, nr. 6408)

Toprak Gibi

Bir gün Hz. İsa a.s.;

– Ey İsrailoğulları, güzel ekin nerede biter, diye sordu. Dediler ki:

– Yumuşak ve güzel toprakta.

Hz. İsa a.s. onlara dedi ki:

– Size hakikati söylüyorum; iyi bilin ki hikmet, ancak toprak gibi temiz ve yumuşak olan kalplerde ortaya çıkar.

Ebu Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı

Beraber Olduklarımız

Hanefî fakihlerinden Ebu’l-Leys Semerkandî rh.a. demiştir ki:

“Her kim şu sekiz sınıf insanla beraber olursa, Allah Tealâ onun şu sekiz özelliğini artırır:

• Her kim zenginlerle oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin dünya sevgisini, dünyaya rağbetini artırır.

• Her kim fakirlerle oturup kalkar da şükrederse, Allah Tealâ o kimsenin şükrü ile nimetlerin taksimindeki ihsanını ve rızasını artırır.

• Her kim devlet ricaliyle oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin kibrini ve kalp katılığını artırır.

• Her kim kadınlarla oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin cahilliğini ve şehvetini artırır.

• Her kim çocuklarla oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin boş işlere ve mizaha karşı isteğini artırır.

• Her kim fâsıklarla (açıkça günah işleyenlerle)oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin isyan, günah işleme ve tevbeyi geciktirme cüretini ve meylini artırır.

• Her kim sâlihlerle oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin ibadet ve taatlere karşı olan istek ve meylini artırır.

• Her kim âlimlerle oturup kalkarsa, Allah Tealâ o kimsenin ilmini ve takvasını artırır.

Ebu’l-Leys es-Semerkandî, Tenbîhü’l-Gâfilîn

Kaybolan Gölge

Emevî halifelerinin sekizincisi, adalet ve takvasıyla meşhur Ömer b. Abdülaziz rh.a. hutbelerinden birinde şöyle dedi:

“Bu dünya ebedî karargâhınız değil. Allah Tealâ’nın, yok olacağını yazdığı ve üzerindekilerin de ondan göç etmelerini takdir ettiği bir yurttur. Nice sağlam binalar var ki kısa bir zamanda harabeye dönecek. O binalarda ikamet eden, kendilerine gıpta ile bakılan nice kimseler var ki kısa bir süre sonra ahirete göçecekler.

Allah size merhametiyle muamele etsin. İyilik yapın ki bu iyilikler vesilesiyle ahirete irtihaliniz güzel olsun. Azıklarınızı hazırlayın; en hayırlı azık takvadır.

Bu dünya çekilmekte olan gölgeye benzer; geçicidir. İnsan göz aydınlığı olarak gördüğü dünya için yarışıp dururken, ansızın Yüce Allah’ın huzuruna çağrılır. Bir anda kendisini felaket içinde bulur. Onu dünyasından ve yapmakta olduklarından çekip alıverir. Sanatını, işini başkalarına devreder. Dünya, verdiği zarar kadar mutlu etmez. Onun sevindirmesi kısa, üzüntüsü uzundur.”

İmam Gazalî, Ahiret Hayatı

Zararın Kaynakları

10. yüzyıl sûfilerinden Mansur b. Abdullah k.s., Ebu Ali Ruzbârî k.s. ile aralarında geçen bir konuşmayı şöyle aktarıyor:

Ebu Ali Ruzbârî dedi ki:

– Zarar üç şeyden gelir: İnsanın içinin kötü olması, alışkanlıklara devam etmesi ve kötü arkadaşlık.

– İnsanın içinin kötü olması nedir, diye sordum.

– Haram yemektir, cevabını verdi.

– Alışkanlıklara devam etmek nedir, diye sordum.

– Gözlerle etrafı gözleyip durmak, kulaklarla dinlenmesi kerih şeyleri, gıybet ve iftiraları dinlemektir, dedi.

– Peki, kötü arkadaşlık nedir, diye sordum.

– Nefsin süflî, kötü isteklerini harekete geçiren arkadaşlıktır, buyurdu.

İmam Beyhakî, Kitabü’z-Zühd

Sözler

“Ey insan! Sen şu anda gülüyorsun ama belki de kefenin dokumacının elinden çıkmış, sana doğru gelmekte.”

Abdullah b. Sa’lebe rh.a.

“Yüce Allah üç şeyi sever, üç şeye de buğzeder. Sevdikleri şunlardır: Az konuşmak, az uyumak, az yemek. Buğzettikleri de şunlardır: Çok konuşmak, çok yemek, çok uyumak.”

Ebu İshak İbrahim Havvâs rh.a.



Semerkand Dergi Logo