İmam Buhari ’nin Meziyetleri
Muhammed Buharî rh.a. hazretleri, çocukluğunda babasının ölümüyle yetim kalmış, ardından ağır bir hastalık geçirerek gözleri görmez olmuştu.
Bu münasebetle oğlunun şifa bulması için Allah’a çokça dua eden gözü yaşlı annesi, bir gece rüyasında İbrahim Aleyhisselam’ı görmüş, o kendisine: “Sen çok dua ettiğin için Allah Tealâ oğlunun gözlerini açıverdi.” demişti. Sabah olunca gerçekten Muhammed Buharî’nin gözleri açılmıştır.
Buharî henüz on beş yaşlarında iken yetmiş bin hadis rivayetini ezberlemişti. Bu işe hayret edenlere demiştir ki: “Evet, yetmiş bin küsur hadis ezberlediğim gibi, sahabe ve tabiîlerden bir hadis rivayet etsem, çoğunun doğum ve ölüm tarihlerini, yerleştikleri yeri dahi bilirim.”
Bir gün nafile namaz kılarken elbisesi altına giren bir arı tarafından rahatsız edilmişti. Namazdan sonra elbisesini kaldırarak yanındaki birine: “Bak hele, gömleğimin altında bir şey görüyor musun?” demiş. Bir de görülmüş ki o arı vücudunu on yedi yerinden iğnelemiş ve kabartılar oluşmuş! “Neden ilk iğnede namazdan çıkmadın?” diyenlere: “Okuduğum sureyi tamamlamak istemiştim..” demiş.
“Allahım, dünya bana dar gelmeye başladı.”
İmam Buharî rh.a., Buhara valisi tarafından hiç gereği yokken cebren memleketinden çıkarılınca, Semerkand’ın 8-10 kilometre yakınındaki Hartenk kasabasında akrabaları yanında konaklamıştı.
Bir gece namazdan sonra: “Allahım, dünya bana dar gelmeye başladı. Ruhumu kendine alıver.” diye dua etti. Bir aya kalmadan hastalığı artarak vefat etti (1 Şevval 256). Altmış yaşını geçmişti. Kabri Hartenk’tedir.
İmam Buharî rh.a. hazretleri zamanında yaşayan Abdülvahid b. Adem isimli bir zat demiş ki: Rüyamda Rasulullah Aleyhisselam’ı, yanında ashabından bir cemaatle bir yerde beklerken gördüm. Selam verdim ve selamımı aldılar. “Burada durmanızın sebebi nedir ya Rasulallah?” dedim. “Muhammed Buharî’yi bekliyoruz.” buyurdular. Günlerce sonra ölüm haberiyle öğrendim ki, tam o rüya sırasında vefat etmiş.
Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, 12/393-468; Tehzîbü’l-Kemâl, 24/445-467; Tabakâtü’ş-Şâfiyyeti’l-Kübrâ, 1/431-442