İbadetin Çeşitleri
İbadetler farklı açılardan taksim edilmektedir. En yaygın tasnife göre ibadetler beden ile mal ile ve hem beden hem de mal ile yapılanlar olmak üzere üç kısma ayrılır.
Beden ile yapılan ibadetler: Edası için beden sağlığı ve hareketi gereken ibadetler bu grupta yer alır. Namaz kılmak ve oruç tutmak böyledir. Beden bakımından sağlıklı olmayan kimseler oruçla yükümlü olmazlar. Şartlarına uygun bir namaz kılabilmek için de bedenin hareketlerine ihtiyaç vardır. Bu gibi ibadetleri kimse başkasının yerine yapamaz. Yani bu ibadetlerde vekâlet geçerli değildir. Her mükellefin kendisi bu ibadetleri eda etmekle sorumludur.
Mal ile yapılan ibadetler: Ağırlıklı olarak malla yapılan, sorumlu tutulabilmek için belli bir mal varlığı gerektiren ibadetlerdir. Zengin sayılan müslüman mükelleflerin zorunlu olarak vermesi gereken zekât ve her müslümanın kendi imkânına göre gönüllü olarak verdiği sadaka şeklindeki yardımlar bu kısımda yer alır. Bu gibi ibadetleri yükümlü olanlar bizzat yerine getirebileceği gibi, vekil tayin ettikleri kimseler aracılığıyla da yapabilirler.
Mal ve beden ile yapılan ibadetler: Yerine getirilmesi için hem belli bir mal varlığı gereken hem de beden ile eda edilebilen ibadetlerdir. Bunun başlıca örneği hacdır. Hac ile yükümlü olabilmek için belli bir malî güce sahip olmak gerektiği gibi, bedenen de sağlıklı olmak şarttır. Sağlığı yerinde, ancak hacca gidip dönecek kadar mal varlığı olmayan veya gerekli mal varlığı olduğu halde haccın gereklerini yapacak kadar sağlıklı bulunmayan kimseler bu ibadetle yükümlü değildir. Ancak varlıklı olanlar, sağlık engelleri bulunduğu durumda gerekli masrafları karşılayarak başkalarını kendi yerlerine hacca gönderebilirler.
Belli bir şekil şartı olup olmaması bakımından ibadetler
Belli şekil şartları gerekli olan ibadetler: Namaz, oruç, hac, zekât ve kurban gibi ibadetlerin yerine getirilebilmesi için belirli şekil şartlarına uyulması gerekir.
Belli şekil şartları gerekli olmayan ibadetler: Çalışmak, zorda kalan bir insana yardım etmek, birinin üzüntüsünü paylaşmak gibi ibadetlerin belirli bir şekil şartı yoktur.
Hükümlerine göre ibadetler
Farz olan ibadetler: Namaz, oruç, hac, zekât gibi yerine getirilmesi Şâri’ tarafından kesin ve bağlayıcı bir şekilde emredilen ibadetlerdir.
Vacip olan ibadetler: Yapılması Şâri’ tarafından bağlayıcı bir tarzda istenen, fakat bu isteği gösteren delilin sübut veya delaletinde zannîlik bulunan ibadetlerdir. Kurban, fıtır sadakası ve bayram namazı hükmü vacip olan başlıca ibadetlerdir.
Sünnet olan ibadetler: Peygamberimiz s.a.v.’in yapıp ümmetine de yapmaları için tavsiye ettiği ibadetlerdir. Teravih namazı buna örnek verilebilir.
Nafile ibadetler: Farz ve vacip dışında sırf Allah rızası için yapılan farz ve vacip türünden ibadetlere denir. Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak kuşluk namazı kılmak, sadaka vermek nafile türünden ibadetlerdir.
Niteliğine göre ibadetler
Aslî ibadetler: Mükellefin normal durumlarda yerine getirmekle sorumlu olduğu ibadetlerdir. Namaz ve oruç bu çeşit ibadetlerdendir.
Vasıta ibadetler: Bir ibadet başka bir ibadet için gerekli ise ona “vasıta ibadet” denir. Kur’an-ı Kerim okumak ve namaz kılmak ibadettir. Bu ibadetler için abdest şarttır. Dolayısıyla abdest vasıta ibadet olmuş olur.
Bedel ibadetler: Bir zaruret, zorluk ve sıkıntı sebebiyle aslî ibadetleri yerine getiremeyenlerin onun yerine yapacağı ibadetlerdir. Abdest yerine teyemmüm, sağlık sorunları sebebiyle oruç tutamayıp, kazasını da yapamayanların fidye vermesi gibi.
Vakte bağlı olup olmamasına göre ibadetler
Vakte bağlı (mukayyed) ibadetler: Yerine getirilmesi için Şâri’nin belli bir vakit tayin ettiği ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerin bir başlangıç bir de bitiş vakti vardır. Bunlar vaktinden önce yerine getirilemezler. Dinen geçerli bir mazeret olmadan vaktinden sonraya bırakılırsa mükellef günahkâr olur. Bu ibadet türünde mükellefiyet hem fiilde hem de tayin olunan vakittedir. Yani mükellef, istenen ibadeti tayin edilen vakitte yapmak mecburiyetindedir. Beş vakit namaz, Ramazan orucu, hac ve kurban bu tür ibadetlerdendir.
Vakte bağlı olmayan (mutlak) ibadetler: Yerine getirilmesi için dinin belli bir vakit tayin etmediği ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde esas olan istenen fiilin yerine getirilmesidir. Mükellef bunları istediği vakitte eda edebilir. Edanın ertelenmesinde mükellefe bir günah yoktur. Fakat vakti girince mükelleflerin bu gibi ibadetleri edaya gayret göstermesi daha iyi olur. Çünkü insanın ne zaman öleceği belli değildir. Keffâretler, vakti belirlenmemiş adaklar, kaza namazı ve orucu bu tür ibadetlerdendir.
Mükelleflere göre ibadetler
Aynî ibadetler: Mükelleflerin her biri tarafından bizzat yerine getirilmesi gereken ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde hem mükellefin kendisi hem de fiil aynı derecede önemlidir. Beş vakit namaz, oruç ve zekât böyledir.
Kifâî ibadetler: Mükelleflerden bir kısmının yerine getirmesiyle diğer mükelleflerden sorumluluğun düştüğü ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde mükellefin kendisi değil, yapılması istenen fiil önemlidir. Dolayısıyla mükelleflerin bir kısmı ibadeti yerine getirince diğerleri sorumluluktan kurtulmuş olur. Fakat hiçbiri yapmazsa hepsi sorumlu ve günahkâr olur. Kifâî ibadeti yapabilecek durumda sadece bir kişi varsa onun hakkında artık bu kifâî olmayıp aynî ibadete dönüşür. Ölen bir müslümanın cenaze namazını kılmak böyledir.
Miktarının belli olup olmamasına göre ibadetler
Miktarı belli (muhadded) ibadetler: Şâri’nin yerine getirilecek miktar ve sayıyı belirlediği ibadetlerdir. Beş vakit namazın vakit ve rekâtları ile hangi maldan ne kadar zekât verileceği bu kısma girer. Bu gibi ibadetler belirlenen ölçü ve miktarda eda edilmedikçe mükelleften sorumluluk düşmez.
Miktarı belirsiz (gayr-i muhadded) ibadetler: Şâri’nin yerine getirilecek miktar ve sayıyı belirlemediği ibadetlerdir. Allah yolunda mal, mülk ve para harcama (infak), yoksulların ihtiyaçlarını karşılama (sadaka), misafire ikramda bulunma gibi ibadetler böyledir. Bu gibi ibadetler için din belli bir miktar ve sınır tayin etmemiştir.
Yapılması istenen fiilin belirli olup olmaması bakımından ibadetler
Belirli olan (muayyen) ibadetler: Din, mükelleften yapmasını istediği ibadeti belirlemiş, ona seçim yapma hakkı ve farklı seçenekler oluşturma imkânı tanımamışsa buna “muayyen ibadet” denir. Beş vakit namaz, bayram ve Cuma namazı, Ramazan orucu böyledir. Bu özelliği taşıyan ibadetlerde, fiilin bizzat kendisi yerine getirilmedikçe mükellef sorumluluktan kurtulmuş olmaz.
Seçimlik (muhayyer) ibadet: Şâri’nin belirleme yapmadan, mükellefi birkaç seçenekten birini yapmakta serbest bıraktığı ibadetlerdir. Mesela yemin keffâreti böyle bir ibadettir. Çünkü yeminini bozan mükelleften öncelikle şu üç fiilden birisini yapması talep edilmektedir: On fakiri doyurmak veya on fakiri giydirmek ya da bir köle azad etmek. Bunlara gücü yetmeyen mükellef üç gün oruç tutmalıdır. İşte mükellef bu ilk üç fiilden herhangi birini yapmakta serbest olduğu için bunların her birine “muhayyer” yani seçimlik ibadet adı verilir. Seçtiği fiili eda edince ibadeti yerine getirmiş olur ve sorumluluktan kurtulur.
Beden ile yapılan ibadetler: Edası için beden sağlığı ve hareketi gereken ibadetler bu grupta yer alır. Namaz kılmak ve oruç tutmak böyledir. Beden bakımından sağlıklı olmayan kimseler oruçla yükümlü olmazlar. Şartlarına uygun bir namaz kılabilmek için de bedenin hareketlerine ihtiyaç vardır. Bu gibi ibadetleri kimse başkasının yerine yapamaz. Yani bu ibadetlerde vekâlet geçerli değildir. Her mükellefin kendisi bu ibadetleri eda etmekle sorumludur.
Mal ile yapılan ibadetler: Ağırlıklı olarak malla yapılan, sorumlu tutulabilmek için belli bir mal varlığı gerektiren ibadetlerdir. Zengin sayılan müslüman mükelleflerin zorunlu olarak vermesi gereken zekât ve her müslümanın kendi imkânına göre gönüllü olarak verdiği sadaka şeklindeki yardımlar bu kısımda yer alır. Bu gibi ibadetleri yükümlü olanlar bizzat yerine getirebileceği gibi, vekil tayin ettikleri kimseler aracılığıyla da yapabilirler.
Mal ve beden ile yapılan ibadetler: Yerine getirilmesi için hem belli bir mal varlığı gereken hem de beden ile eda edilebilen ibadetlerdir. Bunun başlıca örneği hacdır. Hac ile yükümlü olabilmek için belli bir malî güce sahip olmak gerektiği gibi, bedenen de sağlıklı olmak şarttır. Sağlığı yerinde, ancak hacca gidip dönecek kadar mal varlığı olmayan veya gerekli mal varlığı olduğu halde haccın gereklerini yapacak kadar sağlıklı bulunmayan kimseler bu ibadetle yükümlü değildir. Ancak varlıklı olanlar, sağlık engelleri bulunduğu durumda gerekli masrafları karşılayarak başkalarını kendi yerlerine hacca gönderebilirler.
Belli bir şekil şartı olup olmaması bakımından ibadetler
Belli şekil şartları gerekli olan ibadetler: Namaz, oruç, hac, zekât ve kurban gibi ibadetlerin yerine getirilebilmesi için belirli şekil şartlarına uyulması gerekir.
Belli şekil şartları gerekli olmayan ibadetler: Çalışmak, zorda kalan bir insana yardım etmek, birinin üzüntüsünü paylaşmak gibi ibadetlerin belirli bir şekil şartı yoktur.
Hükümlerine göre ibadetler
Farz olan ibadetler: Namaz, oruç, hac, zekât gibi yerine getirilmesi Şâri’ tarafından kesin ve bağlayıcı bir şekilde emredilen ibadetlerdir.
Vacip olan ibadetler: Yapılması Şâri’ tarafından bağlayıcı bir tarzda istenen, fakat bu isteği gösteren delilin sübut veya delaletinde zannîlik bulunan ibadetlerdir. Kurban, fıtır sadakası ve bayram namazı hükmü vacip olan başlıca ibadetlerdir.
Sünnet olan ibadetler: Peygamberimiz s.a.v.’in yapıp ümmetine de yapmaları için tavsiye ettiği ibadetlerdir. Teravih namazı buna örnek verilebilir.
Nafile ibadetler: Farz ve vacip dışında sırf Allah rızası için yapılan farz ve vacip türünden ibadetlere denir. Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak kuşluk namazı kılmak, sadaka vermek nafile türünden ibadetlerdir.
Niteliğine göre ibadetler
Aslî ibadetler: Mükellefin normal durumlarda yerine getirmekle sorumlu olduğu ibadetlerdir. Namaz ve oruç bu çeşit ibadetlerdendir.
Vasıta ibadetler: Bir ibadet başka bir ibadet için gerekli ise ona “vasıta ibadet” denir. Kur’an-ı Kerim okumak ve namaz kılmak ibadettir. Bu ibadetler için abdest şarttır. Dolayısıyla abdest vasıta ibadet olmuş olur.
Bedel ibadetler: Bir zaruret, zorluk ve sıkıntı sebebiyle aslî ibadetleri yerine getiremeyenlerin onun yerine yapacağı ibadetlerdir. Abdest yerine teyemmüm, sağlık sorunları sebebiyle oruç tutamayıp, kazasını da yapamayanların fidye vermesi gibi.
Vakte bağlı olup olmamasına göre ibadetler
Vakte bağlı (mukayyed) ibadetler: Yerine getirilmesi için Şâri’nin belli bir vakit tayin ettiği ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerin bir başlangıç bir de bitiş vakti vardır. Bunlar vaktinden önce yerine getirilemezler. Dinen geçerli bir mazeret olmadan vaktinden sonraya bırakılırsa mükellef günahkâr olur. Bu ibadet türünde mükellefiyet hem fiilde hem de tayin olunan vakittedir. Yani mükellef, istenen ibadeti tayin edilen vakitte yapmak mecburiyetindedir. Beş vakit namaz, Ramazan orucu, hac ve kurban bu tür ibadetlerdendir.
Vakte bağlı olmayan (mutlak) ibadetler: Yerine getirilmesi için dinin belli bir vakit tayin etmediği ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde esas olan istenen fiilin yerine getirilmesidir. Mükellef bunları istediği vakitte eda edebilir. Edanın ertelenmesinde mükellefe bir günah yoktur. Fakat vakti girince mükelleflerin bu gibi ibadetleri edaya gayret göstermesi daha iyi olur. Çünkü insanın ne zaman öleceği belli değildir. Keffâretler, vakti belirlenmemiş adaklar, kaza namazı ve orucu bu tür ibadetlerdendir.
Mükelleflere göre ibadetler
Aynî ibadetler: Mükelleflerin her biri tarafından bizzat yerine getirilmesi gereken ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde hem mükellefin kendisi hem de fiil aynı derecede önemlidir. Beş vakit namaz, oruç ve zekât böyledir.
Kifâî ibadetler: Mükelleflerden bir kısmının yerine getirmesiyle diğer mükelleflerden sorumluluğun düştüğü ibadetlerdir. Bu gibi ibadetlerde mükellefin kendisi değil, yapılması istenen fiil önemlidir. Dolayısıyla mükelleflerin bir kısmı ibadeti yerine getirince diğerleri sorumluluktan kurtulmuş olur. Fakat hiçbiri yapmazsa hepsi sorumlu ve günahkâr olur. Kifâî ibadeti yapabilecek durumda sadece bir kişi varsa onun hakkında artık bu kifâî olmayıp aynî ibadete dönüşür. Ölen bir müslümanın cenaze namazını kılmak böyledir.
Miktarının belli olup olmamasına göre ibadetler
Miktarı belli (muhadded) ibadetler: Şâri’nin yerine getirilecek miktar ve sayıyı belirlediği ibadetlerdir. Beş vakit namazın vakit ve rekâtları ile hangi maldan ne kadar zekât verileceği bu kısma girer. Bu gibi ibadetler belirlenen ölçü ve miktarda eda edilmedikçe mükelleften sorumluluk düşmez.
Miktarı belirsiz (gayr-i muhadded) ibadetler: Şâri’nin yerine getirilecek miktar ve sayıyı belirlemediği ibadetlerdir. Allah yolunda mal, mülk ve para harcama (infak), yoksulların ihtiyaçlarını karşılama (sadaka), misafire ikramda bulunma gibi ibadetler böyledir. Bu gibi ibadetler için din belli bir miktar ve sınır tayin etmemiştir.
Yapılması istenen fiilin belirli olup olmaması bakımından ibadetler
Belirli olan (muayyen) ibadetler: Din, mükelleften yapmasını istediği ibadeti belirlemiş, ona seçim yapma hakkı ve farklı seçenekler oluşturma imkânı tanımamışsa buna “muayyen ibadet” denir. Beş vakit namaz, bayram ve Cuma namazı, Ramazan orucu böyledir. Bu özelliği taşıyan ibadetlerde, fiilin bizzat kendisi yerine getirilmedikçe mükellef sorumluluktan kurtulmuş olmaz.
Seçimlik (muhayyer) ibadet: Şâri’nin belirleme yapmadan, mükellefi birkaç seçenekten birini yapmakta serbest bıraktığı ibadetlerdir. Mesela yemin keffâreti böyle bir ibadettir. Çünkü yeminini bozan mükelleften öncelikle şu üç fiilden birisini yapması talep edilmektedir: On fakiri doyurmak veya on fakiri giydirmek ya da bir köle azad etmek. Bunlara gücü yetmeyen mükellef üç gün oruç tutmalıdır. İşte mükellef bu ilk üç fiilden herhangi birini yapmakta serbest olduğu için bunların her birine “muhayyer” yani seçimlik ibadet adı verilir. Seçtiği fiili eda edince ibadeti yerine getirmiş olur ve sorumluluktan kurtulur.