Görüş Bildir

Hâl Dili

Yolu Bilene Uymak

Endülüs evliyalarının büyüklerinden Şeyh Ebu’l-Hasan Şusterî k.s. şöyle der:

“Bu manevi yola giren kimsenin, kendisine daima iyiliği emreden, kötülüklerden sakındıran ve doğru yolu gösteren bir mürşidin terbiyesi altında olması gerekir. Bu çetin ve zor bir yol. Ona gereken önemi veren az, engelleyenleri de çok.

Bazen sâlik doğru yolda ilerlediğini zanneder. Fakat yoldan sapmış, gittikçe hedefinden uzaklaşmıştır. Sâlik hedefini biraz gözden kaçırsa yoldan çıkar, manevi seyri kesilir. Gidişi da saptığı tarafa olur.

Bu yol ince ve hassas bir yoldur. İnsanın bedenine ise nefs tasarruf eder, onu hükmü altına alıp istediklerini yaptırır ve manevi yolculuğundan alıkoymak ister.”

İbn Acibe el-Hasenî, İlahî Fetihler

Peygamber Vekili

Büyük sûfilerden Abdülvehhab Şa‘ranî k.s. Kitâbü’l-Uhud adlı eserinde şöyle demiştir:

“Peygamberimiz s.a.v., muhabbetin kısa yoldan hidayete vesile olduğunu bildiğinden şöyle buyurmuştur:

‘Sizden biriniz beni ailesinden, çocuklarından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe hakiki mümin olamaz.’ (Buhârî, İmân 2/8)

Bu yolun büyükleri Allah Tealâ’ya götüren yolu açıklama ve bu yolun hükümlerini tebliğ etme hususunda peygamberlerin vekilidir. Verasetin gerektirdiği üzere peygamberlere duyulan muhabbetin onlara da duyulması gerekir.

Mürşidi ile bulunup ondan edep öğrenen mürid, Allah’a karşı olan edebinde de ilerler, yükselir. Çünkü şeyh, müridin yükselişi için bir basamaktır. Mürid mürşidine edebiyle ve mürşidinin kendisinden razı olmasıyla fayda elde edebilir. Mürşidi ondan razı değilse yükselemez, hatta daha aşağılara düşebilir. Mürid, mürşidinin kendisine kazandırdığı edep ile Rabbine ulaştıracak edebi elde eder.”

İbrahim Fasih Haydarî, Mecdü’t-Tâlid

O Nasıldı?

En çok hadis rivayet eden yedi sahabiden biri olan Ebu Said el-Hudrî r.a., Efendimiz s.a.v.’i anlatırken şöyle der:

“Devesine bakar, hayvanına ot verir, evinin temizliğini yapar, ayakkabısını tamir eder, söküğünü diker, koyununu sağar, hizmetçisiyle birlikte oturup yemeğini yer, el değirmeninde un çekerken yorulan hizmetçisine yardım ederdi.

Çarşıdan aldıklarını evine taşımaktan çekinmez, fakir zengin herkesle el sıkışırdı. Karşılaştığı kimselere ilk selam veren O olurdu. Davet edenin çağrısını reddetmezdi. Çağrıldığında ikram edilen şey kuru bir hurma tanesi bile olsa az görmez, icabet ederdi.

Yumuşak huylu, cömert tabiatlı, iyi geçimli ve güler yüzlüydü. Kahkahaya varmayan bir gülümsemesi, çehresinde çatık kaşlılığa kaçmayan bir ciddiyet ve hüzün hali vardı. Zillete varmayan bir tevazu, israfa kaçmayan bir cömertlikti onun hali.

Yumuşak yürekliydi. Daima düşünceli ve başı önüne eğikti. Bütün müslümanlara karşı merhametliydi. Karnını fazlaca doyurmamış, asla elini tamahkârlıkla bir şeye uzatmamıştı.”

Ebu Nasr es-Serrâc, el-Lüma‘

Bin Düşün

Hüccetü’l-İslâm İmam Gazalî k.s. şöyle der:

“Bil ki, ibadetin özü ‘verâ’dır. Verânın ise her işte Allah Tealâ’nın sınırları hususunda son derece titiz olmak ve bir şey yapacağı zaman onu tam olarak araştırmaktır. Verâ sahibi sözünde, yeme içmesinde, giyinmesinde... kısacası her işinde Allah Tealâ’ya karşı edep ve titizlikle hareket eder.

Bir insan işlerinde iyice düşünmeden, araştırmadan ve aslını bilmeden hareket ederse, gerektiği gibi verâ sahibi olamaz. Böyle biri bulduğu her yiyeceğe el atar, bir sürü harama ve şüpheli şeylere dalar. Aklına gelen her sözü, varacağı yeri düşünmeden söyler, birçok hataya düşer.

Kulun verâyı gözetmeden yaptığı her işinde ve ibadetinde tehlikeler vardır. Bu tehlikeleri gidermeye çalışması gerekir. Böyle bir durumda kulunu muvaffak edecek olan da yine Yüce Mevlâ’dır.

Acele, kalbe gelen bir düşünceyi üzerinde düşünmeden hemen uygulamaktır. Acelenin zıddı olan ‘teennî’ ise düşüncenin üzerinde durup, ölçüp tartılarak en uygun olanı ile amel etmek demektir.”

İmam Gazalî, Hak Yolunun Esasları

Her Şeyin Bir Afeti

Ashab-ı Kiram’ın büyük âlimlerinden Abdullah b. Abbas r.a. şöyle demiştir:

“Her şeyin bir afeti vardır:

• İlmin afeti unutmak, ibadetin afeti ise tembelliktir.

• Aklın afeti kendini büyük görmek, zamanın afeti ise verimsiz ve hayırsız çalışmaktır.

• Ticaretin afeti yalan konuşmak, cömertliğin afeti ise israftır.

• Güzelliğin afeti kendini beğenmek, dindarlığın afeti de riyâdır.”

Ebu Tâlib el-Mekkî, Kalplerin Azığı

Sözler

“Allah Tealâ’nın kullarına yakınlığı, onların kendisine olan yakınlığıyla ölçülür. Öyleyse kalbinin neye daha yakın olduğuna bak!”

Cüneyd-i Bağdadî k.s.

“Farzları eda ederek Allah’a yakınlığa, Sünnet’e uyarak marifete, nafileleri yerine getirerek de Allah’ın muhabbetine ulaşılır.”

İbrahim b. Muhammed Nasrabâdî k.s.



Semerkand Dergi Logo